22 Kasım Dişhekimliği Günü’nü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftasını Kutluyoruz

Bugün 22 Kasım Dişhekimliği Günü. Bu, biz dişhekimleri için yılın en anlamlı günlerinden. Dişhekimliği Günü’nü ve Toplum Ağız Diş Sağlığı Haftasını kutlarken, pandeminin etkileri hala sürüyor ve geçen süreçte yitirdiğimiz 36 dişhekimi ve 4 yardımcı klinik personelin arkadaşımızın anıları bugüne acı bir gölge düşürüyor. Yaşamını toplumun sağaltılması yolunda feda eden tüm meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Meslektaşlarımızın Gelecek Kaygısı Büyük

Pandemi döneminde Konda’ya yaptırdığımız kamuoyu araştırması meslektaşlarımızın yaşadığı gelecek korkusu ve kaygısını açık biçimde göz önüne serdi. Ankete göre dişhekimlerinin yüzde 78’i yani her beş dişhekiminden dördü, ‘işiyle ilgili gelecek kaygısı’ duyuyor. Bu oran 29 yaş altındaki genç dişhekimlerinde ise yüzde 93’e çıkıyor.

Dişhekimlerinin yüzde 65’i meslekte artan işsizliğin en önemli nedeni olarak da dişhekimi sayısının artmasını gösteriyor. Dişhekimlerinin yüzde 78’i de devletin özel muayenehane, poliklinik ve merkezlerden SGK kapsamında dişhekimliği hizmeti alması gerektiğini söylüyor. Bu da yıllardır bizim dile getirdiğimiz bir taleptir.

Dövizdeki anormal artış halkın sağlık
hizmetlerine erişimini engelleyebilir!

Bir başka sorunumuz Türkiye ekonomisindeki öngörülebilirliğin yitirilmiş olması. Türkiye’de dövizdeki artış artık öngörülemez hale geldi ve artan maliyetler halkın ağız diş sağlığı hizmetlerine erişimini olumsuz biçimde etkileyecek.

İki yıl önce 22 Kasım 2019’da biz Ağız Diş Sağlığı Haftasını kutlarken, döviz kuru ABD doları bazında 5,69, Avro bazında ise 6,2 liraydı. Bugün ise bir dolar 11,2, bir Avro ise 12,5 lira düzeyinde. Yani iki kat artmış. Bir de bu artışa toplumun önemli bir kesiminin aldığı asgari ücret açısından bakarsak, durumun vehameti daha net anlaşılıyor. Buna göre 2019 Kasımında asgari ücret brüt olarak 2558 liraydı. Yani döviz bazında 450 dolar ve 412 avro tutarında. Bugün itibariyle ise asgari ücret brüt 3577 lira ve 319 dolar ve 286 avroya tekabül ediyor. Yani halkın gelirinde yüzde 25’in üzerinde bir azalma söz konusu.

Dişhekimliğinde kullanılan ekipmanın, malzemelerin ve ilaçların neredeyse tamamı ithal ediliyor. Döviz kurundaki öngörülmesi artık imkansızlaşan bu artışlar toplumun ağız diş sağlığı hizmetlerinden yararlanmasını engelleyecek boyuta ulaşıyor.

Talebimiz, devletin bu maliyetleri düşürecek önlemleri almasıdır. Öncelikle tedavi ücretlerindeki KDV’nin kaldırılması ya da %1 oranına indirilmesi, sarf malzemelerinden alınan KDV oranının da düşürülmesidir.

Plansız artan fakülte sayısı ve öğrenci
kontenjanları mesleğimizi tehdit ediyor

Bugün Türkiye genelinde 104 dişhekimliği fakültesi var. Kamu dişhekimliği fakültelerinde 26 bin 183, vakıf dişhekimliği fakültelerinde ise 7 bin 692 olmak üzere toplam 33 bin 875 öğrenci öğrenim görüyor. Türkiye’de toplam dişhekimi sayısının 39 bin olduğunu dikkate alırsak, dişhekimi sayısının her dört beş yılda bir ikiye katlanacağı anlaşılıyor.

İstanbul Dişhekimleri Odası (İDO) için Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) Akademi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Taner Yücel’in hazırladığı ’2030 Yılına Doğru Türkiye’de Dişhekimliği’ araştırma raporu, bugün Türkiye genelinde 39 bin olan dişhekimi sayısının peş peşe açılan yeni fakülteler ve kontenjan artışları sonrasında 2030’a kadar yaklaşık dört kat artacağını ortaya koyuyor. Rapora göre bu artış yaklaşık 138 bin dişhekimini işsizlik ve haksız rekabet sorunuyla karşı karşıya bırakacak, topluma verilen ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin niteliğini de olumsuz biçimde etkileyecek.

Mesleğimizi ve meslektaşlarımızı çok yakından ilgilendiren yeni fakültelerin açılması kararı alınırken meslek odalarımız ve meslek birliğimiz hiçe sayılıyor. Bizlerin bu karar mekanizmasının dışında bırakılması kabul edilemez.

Öncelikle alınması gereken önlem, derhal dişhekimliği fakültesi açılmasının durdurulmasıdır. Açılmasına karar verilen ancak eğitime başlamamış fakülteler faaliyete geçirilmemeli, halen eğitim veren dişhekimliği fakültelerinin kontenjanları önce sabitlenmeli, sonra da düşürülmelidir.

Aksi takdirde dişhekimliği mesleği değerini ve saygınlığını kaybeder. Dişhekimlerinin çalışma düzenleri değişir. Dişhekimlerinin yaşam standardı düşerken, topluma verilen ağız-diş sağlığı hizmetinin niteliği de bundan olumsuz biçimde etkilenir. Ancak 2030’da 60 bin dişhekimi istihdam edilirken, 78 bin dişhekimi ise açıkta kalır. İşsiz dişhekimleri ortaya çıkar.

Kamuda İstifaları Önlemek İçin Önlem Alınmalı!

Pandemi nedeniyle ağız diş sağlığı hizmetlerinin ertelenmesi, kamuda çalışan dişhekimlerinin uzun bir dönem boyunca filyasyonda görevlendirilmesi, kamunun sunduğu ağız diş sağlığı hizmetlerini ciddi oranda sekteye uğrattı.

İstanbul’da, 1,5 yıl boyunca fedakarca yürüttükleri filyasyon görevlerinden Haziran 2021’de kurumlarına dönen dişhekimleri, kendilerini birikmiş hasta yoğunluğu içinde buldu. Bazı kurumların randevu sayıları pandemi öncesinden bile fazla. Fiziki koşullar pandemiye uygun hale getirilmemiş durumda. Tüm kurumlarda yardımcı personel eksikliği var. Koruyucu ekipmanların, sarf malzemelerin, laboratuvar hizmetlerinin daha kaliteli ve yeterli oranda temin edilmemesi de kaliteli sağlık hizmetinin sunumu için alarm veriyor.

Gelirinin büyük bir kısmını ek ödemelerin oluşturduğu kamuda çalışan dişhekimleri , düzenli ve net bir ücret alamıyor, çok düşük maaşlarla çalışmaktan ötürü ciddi motivasyon düşüklüğü yaşıyor. Pandemi koşullarında yüksek risk altında çalışan meslektaşlarımız, bu yüzden günden güne fakirleşmenin yarattığı moral bozukluğuyla son bir yılda emeklilik ve istifa kararları almaya başladı.

Kamuya ait sağlık hizmet kurumlarında 17 yıldır uygulanan performansa bağlı ücretlendirmede yaşanan sistem sorunları, salgın döneminde iyice ortaya çıktı. Bunun toplum ve çalışan sağlığı, özlük hakları, sağlıkta şiddet açısından sıkıntılı boyutlarını her geçen gün görüyoruz. Performansı artırma kaygısıyla hasta sayısı, hastaların alınma sıklığı ve işlem sayısının güncel çalışma protokollerini ihlal edecek oranda artırılması hasta ve çalışanların sağlığını riske sokabiliyor.

Önerimiz, bant tipi bu çalışmadan vazgeçilerek, koruyucu önleyici ağız diş sağlığını önceleyen sağlık politikalarının geliştirilmesidir. Pandemi koşulları bir ‘fırsat’ olarak görülüp bu değişiklikler hayata geçirilebilir.

Kamuda çalışan meslektaşlarımız için ek ödeme değil, insan onuruna yaraşır, emekliliğe yansıyan, güvenceli, eşit ve adil maaş artışı da ana taleplerimizdendir.

- Reklam -

Cevap ver

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz